Zekat Kimlere Verilir

Zekat kelimesi sözlükte artmak, bereketlenmek, çoğalmak, arıtmak, övmek gibi anlamlara gelmektedir. İslam fıkıhındaki anlamı, nisap miktarı mala sahip olanların Allah’ın belirlediği miktarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmasıdır. Nisap miktarı, kişinin dinen zengin sayılması için elinde bulunması gereken miktardır. Kişinin borçlarını ve temel ihtiyaçlarını çıkardıktan sonra elinde 80,18 gram altından fazlası kalırsa nisap miktarına ulaşılmış olur. Nisap miktarı gümüşte 561 gram, koyun ve keçide 40 adet, devede 5 adet, sığırda 30 adettir.

Zekat, İslam dininin farzları arasındadır. Mali ibadetlerden olan zekat, İslam’ın beş şartındadır. Medine’de hicretin ikinci yılı farz kılınmıştır. Bakara Suresi’nin 43.ayeti, Hac Suresi 78.ayeti, Müzemmil  Suresi 20.ayeti, Nur Suresi 56.ayeti zekatın farz olduğunu açıklamaktadır. Zekatın farz olması Kur’an ayetleri ile sabittir. Aynı zamanda uygulanış şekline dair Hz. Muhammed’in (sav) hadis-i şerifleri ve sünnetleri de mevcuttur.

Farz olması Müslümanların zekat konusunda daha hassas olmasına neden olmuştur. Farzı eksiksiz yerine getirme hassasiyetiyle zekat kimlere verilir? Sorusu sıklıkla sorulur. Zekatın kimlere verileceği hicretin 9.yılında indirilen Tevbe Suresi’nin 60. Ayetinde belirlenmiştir. Ayet-i kerimeye göre zekat verilecek kişiler şöyle sıralanmaktadır;

  • Düşkünler, yoksullar, miskinler: Kur’an-ı Kerim’de bu grup miskin ve fakir olarak geçer. Ev eşyası olmasına ve temel ihtiyaçlarını karşılamasına rağmen gelirleri diğer ihtiyaçlarına yetmeyen kişilerdir. Fakir olanların, nisap miktarı kadar malı yoktur. Düzenli geliri olsa bile temel ihtiyaçlarını karşılayamayan da bu grupta değerlendirilir.
  • Zekat işinde çalışan memurlar: Ayet-i kerimede bu grup Amil olarak geçer. Amil kelime olarak zanaatkar, işçi, iş yapan kişi anlamlarındadır. Fıkhı terim olarak, zekatı toplamak, hakkı olan kişilere dağıtmakla vazifeli olan kişilerdir.
  • Köleler: Para ile kölelikten kurtulup özgürlüğüne kavuşacak kişilere zekat verilebilir. Zekat, hürriyetini satın alacaklara verilir. Bu durum İslamiyet’in özgürlüğe verdiği önemi de göstermektedir.
  • Müellefe-i Kulub (Kalpleri İslam’a Isındırılacaklar): Kalpleri İslam’a ısındırılacak kişiler ayette dördüncü sırada zikredilir.
  • Borçlu olanlar: Borcunu ödedikten sonra nisap miktarı kalmayan kişiler bu kategoriye dahil edilir. Başkasında alacağı olduğu halde malını alamayanlar borçlu hükmündedir. Borcu olduğundan dolayı darda bulunan kişiye zekat verilmesi faziletli bir harekettir. Hatta borcu olmayan fakire vermektense borcu olana zekat vermek çok daha efdal görülmektedir.
  • Allah yolundakiler: Ayette Fi Sebilillah olarak geçen kelimenin iki farklı anlamı bulunmaktadır. Fi sebilillahın birinci anlamı Allah’ın adını yükseltmek için bizzat savaşan kişilerdir. Diğer anlamı ise Allah’a yaklaşmak, rızasına uygun hareket edebilmek için hayır işleri yapan, koşturan, mücadele edenlerdir. İnsanlara yardım götüren, hayır yapan kurumlara ve kişilere zekattan verilebilir.
  • Yolda kalanlar: Yararlı, faydalı ve iyilik içeren işler yapabilmek için yola çıkanlar bu kategoriye girer. Gittiği yere zekat veya yardım olmadan ulaşamayanlar yolda kalmıştır. Kabeyi ziyaret, Hac, savaş, ticaret gibi nedenlerle yapılan yolcuklarda yolda kalanlar da bu grupta değerlendirilir.

Günümüzde devletin zekat gibi resmi bir uygulaması bulunmamaktadır. Devlet, kurum ve kişilerden vergi almaktadır. Vergi verenler, verdikleri verginin zekat yerine geçip geçmeyeceğini merak etmektedir. Vergi, devletin vergi koyma yetkisine dayanarak, tek taraflı olarak kamu giderlerini karşılamak için maldan ve gelirden aldığı paradır. Devlet, kişiler ve işletmelerden çok farklı başlıklar adı altında vergi almaktadır. Vergilerde, zekatın verileceği kişiler kategorilerine dair bir harcama sınırı yoktur. Yani alınan vergiler sadece zekat verilecek kişilere harcanmaz. Bundan dolayı vergi, zekat yerine geçmez. Vergisini veren her Müslüman, farz şartları uygun olduğu müddetçe zekatını vermek zorundadır. Zekatını verenler vergi vermeme lüksüne sahip değildir. Çünkü tarihin her döneminde devletler kamu harcamalarını karşılayabilmek için çeşitli vergiler almıştır. Vergilerin adı değişse de kullanım amacı aynı olmuştur. Vergisini verenler, hesaplayarak ayrıca zekatını vermelidir.